Birleşme sürecinde çok sık karşımıza çıkan bu duruma biraz ışık tutmak, incelemek, irdelemek ve aslolan nihayi amacını anlatmak istedim.
İkizalevler bir arada aynı ortamda durduklarında, yaradılışları ve yapıları gereği, birbirlerini tetiklerler. Bu ne demektir? Yani ikizaleviniz sizde halihazırda var olan, yüzleşmek istemediğiniz, iyileşmek için su yüzüne çıkmayı bekleyen tüm unsurları gene iç güdüsel olarak yapısı gereği bulacak, cımbızla çeker gibi çekip bunları karşınıza koyacaktır. Sinirlenecek, hiddetlenecek, üzülecek hatta daha da ötesi incinip, kırılacaksınız. İşte tam da bu noktada yapılması gereken şey bu duygular üzerine ikizlevinize karşı bir aksiyon almak değil, bu duyguyu ilk başta kabul etmek, alınganlık yapmadan içselleştirmek, onun varlık amacını anlamlandırmak ve daha sonrasında bir rahatlama ile gelen çözümü kabul etmek şeklinde olmalıdır. Tüm bu duygularla gidip ikizalevinize saldırırsanız, bu ilişkiniz için zarar verici olur ve birleşme sürecinizi zayıflatır.
İkizaleviniz size en derininizdeki yaraları gösterecektir, bu onun ulvi görevlerinden biridir. Bunu yapmasının nedeni daha sağlam bir birleşme yaratmaktır. Onu suçlamayın, yargılamayın ve eleştirmeyin. Bu ilişkinize sadece zarar verir ve pek de bir amaca hizmet etmez. Ve bu derinlik siz titreşiminizi yükselttikçe daha da derinleşecektir ve şiddeti artacaktır, şaşırmayın. Ne kadar yüksekte iseniz o kadar derindesiniz demektir.
İkizalevinizin sizinle karşılaşması zaten onda bir şok etkisi yaratacaktır. Bundan dolayı ona izin verin, söylediklerinin, yaptıklarının üzerinde çok durmayın, eğer yeni tanıştıysanız bu şoku atlatmasını bekleyin. O da daha önce kendisi ile karşılaşmamıştır yüksek ihtimal. Örneğin, kendisinde var olan inadı başkasında bu denli net olarak gördüğü bir durum olmamıştır. Onun yaşadığı şoku ve ne yapacağını bilmemesi durumundan doğan karışıklığı ve duygu durumunu anlamaya çalışın. Psikopat bir ikizaleviniz yoksa yaptıklarını kasten yapmıyordur diye düşünün.
İkizalevinizi suçlamayın, çünkü bu onun içine kapanmasına neden olacaktır. Bu maskülen taraf ise, onun kollektif altbilinçden gelen tüm suçluluk duygusunu aktive etmeyin. Onu yargılamayın, hapishaneler erkek mahkumlarla dolu zaten… bunu yapmayın, çünkü “niyet” burada olayın önüne geçsin ve kötü niyetle yapmadığını eğer siz anlamazsanız kim anlayabilir bir düşünün. Onu yalnızlık ve dışlanmışlık hislerine itmeyin. Onu eleştirmeyin, çünkü “herşeyi mahvediyorum” diye bir psikoza girebilir. İkizaleviniz üzerindeki gücünüzü yadsımayın ve bunu negatif anlamda kullanmayın.
Özellikle feminen enerjide olan taraflara buradan sesleniyorum, ikizalevinizi bağışlayın, ona yakınlık gösterin, merhametli olun. Her ne yapmış olursa olsun siz duruşunuzu koruyun. Onun size yansıttığı alt seviyedeki negatif enerjilere aynı şekilde karşılık vermeyin. O girdaba kapılmayın ki sizi aşağı çekmesin. Öncelikle ilişkinizi başınızın üzerinde tutun, ona zarar gelmesini engelleyin, onu yüceltin, gerekirse annelik iç güdülerinizi çalıştırın. İlişkinizi ne pahasına olursa olsun koruyun, kendinizden bile.
İkizalevlerin birbirine duydukarı sevgi, aşk ve merhamet duyguları çok yüce duygulardır. Bunların şiddeti sıradan bir ilişkide olduğundan çok daha yüksektir çünkü bir amaca bir misyona hizmet eder. Bunu kavramaya çalışın. İlişkinin varlığı misyon için gereklidir. İster ikizalevinizde görüşüyor olun ister görüşmüyor olun o bağ daimi olarak oradadır. O bağ orada oldukça misyon da bir şekilde devam etmektedir. Dünyevi olarak ne olduğuna takılmayın.
Bazı birleşme evresinde olan çiftler, aynı evde yaşayıp bu durumlara maruz kalıyorlar bazıları ise bu şekilde bir imkanları olmadığı için ayrı ama beraber olarak hayatlarını devam ettiriyorlar. Birleşmenin ne demek olduğunu kavramaya çalışın. Kaçıp kovalama yok ise bir ilişkide birleşme süreciniz başlamış demektir. Birleşmek demek evlenmek demek değildir, buna dünyevi gözlüğünüzden bakmayın. Birleşmek demek yukarıda anlattığım dinamiğin minimumda yaşandığı, çiftlerin arasındaki sevginin ve aşkın hissedilir derecede maximuma ulaştığı noktadır. Neden bu böyledir, hani şu içinizde ikizalevinizin yardımıyla çıkan olumsuz duygular vardı ya, işte bu duygular iyileşmiş ve bu sizi bir “purification” dediğimiz saflaştırma sürecine sokmuş, siz birey olarak saflaştıkça, aranızdaki sevgi ve aşk da gerçek halini, orijinal halini ve ilk halini almaya başlamıştır.
Hepimiz sevgiden ve aşktan yaratıldık. Sevgi halinde bundaki niyeti, aşk halince bunu gerçekleştiren gücü bulabilirsiniz. Sevgi ve aşktan yaratıldığımız halde, dünyaya düştüğümüz andan itibaren bunu unutmaya başladık, acılar, ölümler, kayıplar, trajediler, savaşlar bunu bize unutturdu. Sevmeyi unutmaya, onu anlamamaya, aşkı ise yanlış yerde aramaya, bulamamaya ve küçümsemeye başladık. İnsanoğlunun geçirdiği bu evrimi tersine çevirmek üzere dünyaya gelen ikizalevlerin misyonu büyüktür. Onlar size aslolan gerçek aşkı anlatırlar çünkü onlar bunun en güzel ifadesidir.
Böyle ulvi bir görev ve misyon içinde iseniz, çevrenizdekilere örnek olun. Onlar gibi olursanız, sizi yakalamaları imkansızlaşır. Onlara kim olduğunuzu göstererek doğru yolu göstermek, işte aslolan budur. Kendi değerinizin farkına varın. Gücünüzü anlayın. Tüm ilişkilerinizi devşirin, ailenizle olan ilişkilerinizi, toplumla olan ilişkilerinizi bile. İçinizdeki, özünüzdeki, tanrı aşkını bulun ve “o” olun, zaten osunuz bunu anlayın. Unuttuğunuz her ne varsa hatırlayın sevgiye dair. Sevgide kalın, aşkla kalın, aşka tutunun, o sizi bırakmayacaktır. İçinizde, özünüzde duran gerçeği görün, bunu kimse sizden alamaz ve kimse size veremez de bunu anlamaya çalışın.
Hava aydınlanıyor ve sözlerime bu günlük son verirken hepinize aşk dolu bir gün diliyorum. Etrafınıza baktığınızda gönül gözünüzle gördüğünüz herşey aşktan yaratılmıştır. Bunu unutmadan bir günü geçirirseniz kutsal olanı anlamak adına bir adım atmış olursunuz.