Ruhun evrimi ve gelişimi şüphesiz her eylemimizin altında yatan can alıcı sebeplerden biridir. İster kabul edin, ister etmeyin, yaşam amacımızı sorgularken “ruhun büyümesine” dokunmadan edemeyiz. Yaşadığımız her deneyim, olumlu veya olumsuz, bizi tüm bunları neden yaşadığımızı sorgulamaya itecektir. İnsan doğası gereği sorgulayan ve bilmek isteyen bir yapıya sahiptir. İşte bizim başımızı belaya sokan ve aynı zamanda keşfetmemizi sağlayan şey de budur. Dünyadaki ilk kadın astronotun vefatına neden olan ve aynı zamanda aya gitmemizi de sağlayan şey aynıdır. Merak…
Evet merak ediyoruz nedir Ruh?, ve gelişimi bize neyi getirir? Buradaki nihai amaç nedir? Bu sorulara yanıt arayan birçok kişi var fakat ben sizlerle benim yanıtlarımı paylaşacağım ve bunu bir ikizalev olarak yaparken aynı zamanda özgür bir ruh olarak da yapacağım.
Kafamızı kaldırıp da bizi umarsızca etrafımıza dahi baktırmayan, 7/24 zihnimizi meşgul eden, gerekirse yazdırmayan, gelmeyen, buluşturmayan, okutmayan, çalıştırmayan, seviştirmeyen, ağlatan bu ikizalev de nedir. İnsanoğlu bir birey olarak bu ruhani deneyime neden ihtiyaç duyar. Amaç salt ruhani gelişim ise bu kadar zor ve acılı olması mı gerekir?, sonunda varacağımız nokta neresidir? 4 yıldır ikizalev ile yaşayan, her gün bir sürü işaret alarak yoluma devam eden, rüyalar, meditasyonlar, enerji temizlikleri, başka ikizalevlere yardımlar… bunların hepsinin bir nedeni olmalı diye düşündüm. Ve bu nedeni tek bir insana, tek bir olguya, tek bir misyona sığdıramayacak kadar çok buldum.
Benim için ikizalev sürecim 4 yıllık yoğun bir uğraştan sonra bir döngüyü tamamlayıp başka bir döngüye geçiyor. Burada ikizalev sürecimde tohuma ulaşmış ve birçok ruhani deneyim yaşamış biri olarak acaba daha da ileride ne var diye merak etmekten kendimi alamıyorum. Şu anda özüme baktığımda her yaradılış tanrının bir parçası olduğu için ve hepimiz aynı özden geldiği için, benim durduğum noktada herşey ve herkes benim ikizalevim. Yakınlaştığım kişilere bu özenle yaklaşıyor, yaradanın tüm mucizelerine, küçücük hayvanlara bile ikizalevim gibi davranıyorum. Onlarda, hatta bir çiçekte bile ikizlevimin enerjisini hissediyorum. İnsanlara, içimdeki aşk ve o tohumun verdiği tutkuyla bağlanıyorum. Bağ kurduğum her kişi, bağ kurduğum her canlı bana yalnız olmadığımı hatırlatıyor, özümdeki aşkı ve sevgiyi saçarak yoluma devam etmek için bana ilham veriyorlar.
Tüm bunları kısaca anlatmak istedim ki düşüncelerin geldiği yer yanlış anlaşılmasın diye. Evet ruh şeçmekte özgür. İstediğiniz kadar karmanız olsun, ister binlerce kontrat imzalamış olun, ruh seçmekte özgür. Ruhunuz nerede huzur buluyor? Kimin yanında huzurlu ve güvende hissediyorsunuz? Kimin yanında olduğunuz gibisiniz, rol yapmaya gerek duymuyorsunuz? Kimin yanında kaybetmekten korkmuyorsunuz çünkü kaybetmeyeceğinizi biliyorsunuz? Kimin yanında rahatsınız ve istediğinizi söyleyebiliyorsunuz? Kimin yanında bedeninizin size koyduğu tüm kısıtlamalar bir anda ortadan kalkıyor? Kiminle sağlıklısınız? Kiminle kendinize özen gösteriyor, iyi bakıyor, iyi besleniyorsunuz? Kiminle iken siz daha değerlisiniz? Bu soruların cevabında bir isim akla geliyorsa, ruhunuzun onu seçmiş olması çok muhtemeldir.
Eğer bir insanın yanında yumurta kabuğunda yürürmüşcesine davranmanız gerekiyorsa, kendiniz olmak şöyle dursun kimin koyduğunu bilmediğiniz bir kurallar çerçevesi içinde hareket etmeniz gerekiyorsa, her kendinizi ifade edişiniz olumlu yada olumsuz olsun karşı tarafın tepkisine yol açıyorsa, istediğinizi yiyemiyor, istediğinizi giyemiyor, istediğiniz yere gidemiyor, istediğinizle görüşemiyorsanız, derin bir huzursuzluk içinde iseniz, ruhunuz özgür değil demektir. Ruhunuz özgür değilse, seçtiği de sizin için doğru olmayacaktır.
Ruhunuzu özgür bırakın, ikizalev olduğunuzu unutacak derecede özgür bırakın, zaten bir ikizlevseniz bunu değiştiremezsiniz, korkmayın. Ruhunuzu özgür bırakın, o sizin için ne seçecek buna kulak verin, anlamaya çalışın, analiz etmeyi bırakın, her söyleneni, her işareti, her anınızı analiz etmeyi bırakın. Bırakın ki ruhunuz yanında olmak istediği kişiyi bulsun. Ya bu kişi ikizalevim değilse diye endişe etmeyin… Ruhunuzun deneyimine güvenin, zira aklınızdan ve bedeninizden daha uzun yaşadığı kesin, bu durumda bir bildiği vardır diye düşünün. Belki yanında olmaktan derin bir huzur duyduğunuz kişi annenizin sizin için seçtiği kişiye uzaktan yakından benzemiyordur, belki bir film karakterini hiç anımsatmıyordur, yada türk filmlerindeki dramaları yaşatmayacaktır size, belki o kişi sade ve düzdür, belki gösterişli ve şatafatlı. Her kim olursa olsun, ruhunuz gerçeği biliyor. Ruhunuza güvenin…
E nasıl anlayacağım diyenler, itiraz etmekten, inkar etmekten ve kontrol etmekten vazgeçtiğinizde anlayacaksınız… Buna adım gibi eminim.
Değişimden korkmayın, eğer bir ilişki sizin için işlemiyorsa, artık görevini tamamlamış ise toplum baskısı yüzünden devam ettirmeyin. Egonuz veya ikizalev enerjileri gelmeden önce yaptığınız seçimleri sadece gene “yanlış” yapmış olmamak adına devam ettirmeyin. O zaman size doğru gelen seçim, şu an yanlış olabilir. Bu yüzden tekrar söylüyorum, bırakın ruhunuz seçsin çünkü belli ki ego ile yapılan seçimler, kalp aracı olarak kullanılsa da işlemiyor artık. İkizalevim o benim, egosuna da kapılmayın, çünkü gerçeği ancak ruhunuz bilir. Sizin için en doğru kararı Ruhunuz verecek, emin olun kalbiniz de buna bir ömür boyu eşlik edecektir.
Bazı insanlar yapısı gereği yalnız olmaya eğilimlidir, çoğu yıldız tohumu da bu şekilde genelde hayatlarını sürdürürler. Eğer sizin için sipesifik biri yoksa, ruhunuz kendiniz ile daha huzurlu ise, bu da bir seçimdir. Seçimlerinizi yargılamayın. Yıldız tohumları genelde başka ruhlarda birleştirilemez, yaradılış gereği onlar öyledir. Bunu anlamaya çalışmadan kabul etmek en doğrusudur.
Ruhunuza güvenin ve izleyin