Sınırlarımızı korumak bir birey olmanın en önemli unsurlarındandır. Bunu hayır diyebilerek yapabileceğiniz gibi, istemediğiniz şeylere kibarca evet demeyerek de yapabilirsiniz.
Sınırlarının olması demek bir kişinin kimliğinin olması demektir. Sınırı hiç olmayan birinde, bir kimlikten bahsetmek mümkün değildir. Demek ki o kişi duruma bağlı olarak herkes ve her şey olabilir. Zevkleri ve çekinceleri yoktur. Bir şey sorduğunuzda “Farketmez” diye cevap veren çoğu kişide bunun izlerini görürsünüz.
Bir kimliğimizin olduğuna eminsek ama sınırlarımızı gene de koruyamıyorsak, öncelikle kendimizi merkezimize almalıyız. Dış dünyaya açılırken buradan açılmalı, bu erişim şeklini aşırı empati kurarak terse çevirmemeliyiz.
İşte size biraz ip uçları:
Başkalarının sınırlarını aşıyor musunuz? İstediğiniz bir şeyi karşınızdakinin onu yapmakla ilgili durumunu ve mümküniyetini ölçmeden istiyor musunuz?
Peki koyulan sınırlara uyuyor musunuz? Mesela tatilde olduğunu belirten birine işle ilgili sorular soruyor, mesajlar atıyor musunuz?
Size birinin sınır koyması sizi kısıtlıyor mu? Kendinizi engellenmiş mi hissediyorsunuz? Yada daha da ötesi biri size sınır koyunca hemen ona saldırıyor yada kabullenmek yerine çıldırıyor musunuz?
Sizin koyduğunuz sınırlara uymayan kişilerle iletişim kurmaya devam ediyor musunuz? Telefon açıp saatlerce susmayan birine verecek bir cevabınız yok mu?
SINIR KOYMAK kabalık değil, sınır koymamak zayıflıktır. Sınır koymadığınız sürece insanlar sizin özel alanlarınıza girecek ve orayı kirletecektir. Bundan da en büyük zararı siz göreceksiniz, onlar ise hiçbir fayda sağlayamayacaktır.
Şimdi sağlıklı sınırlar koyarak günümüzün kalan kısmına devam edelim. Önce siz, sonra başkaları….