Genelde herkes bazen şüpheye düşer. Bu şüphe kendinden şüphe etme veya karşınızdakinden şüphe etme olarak ortaya çıkabilir.
İnsanlar kusursuz değildir, kusurlarımız bize hayat verir, kusursuzluk ise evren enerji kanunlarına göre bitiş veya ölümle birleşir. Hiçbirimiz kusursuz değiliz ve bir o kadar da içimizdeki özden dolayı kusursuzuz.
Hayatta bir başkasına yapabileceğiniz en büyük kötülüklerden biri onun içine bir şüphe tohumu ekmektir. Bu şüphe tohumu ekilen yerin yapısı gereği karşıdaki kişi tarafından nedense hemen sulanmaya başlar ve büyür.
Akıl vermek, yorum yapmak, fikir yürütmek de bazen karşımızdaki kişiye şüphe tohumu eker çünkü içgüdüleriyle bildiği, doğru kabul ettiği ve ona göre yaşadığı bir gerçeği bir anda etkisiz kılmışsınızdır.
Eski zamanlarda karısının onu aldattığını düşündüğü için gece karanlıkta sefer dönüşü kendi odasına giren ve yatağındaki iki kişiyi öldüren ve sabah uyandığında da onun kendi öz annesi ve babası olduğunu öğrenen bir kralın hikayesi size bir şey ifade etti mi…
Kötülüğü görmek de bir meziyettir. Burada kral değil ona bu şüphe tohumunu eken kişi kötüdür. Bunu siz de fark ederseniz, farz etmeler ve öyle sanmalar üzerine aksiyon almaz, hayatınızın en büyük hatalarını yapmazsınız.
Unutmayın en büyük kötülük size ait olmayandır.