Şu anda dünya üzerinde bilerek ve hedef odaklı uygulanan bir bilgi kirliliği var. Bu tip provakasyon içeren yazıları her alanda bulabilmeniz mümkün ama ben bugün burada özellikle hastalıklar ve manevi konularda olanlarından bahseceğim.
Bilgi çok değerli bir şeydir. Benim için hayatta belki de en değerli olan şeydir çünkü tek bir doğru bilgi birçok kişiyi etkileyip o toplumun yükselmesine, refahına ve içinde bulunduğu olumsuz durumlardan kurtulmasına sebep olabilir. Ve üzülerek söylemek isterim ki tek bir yanlış bilgi de o toplumu sürekli aşağı doğru çekmekte ve kaosa doğru sürüklemektedir.
Bu yanlış ve negatif bilginin her gün bir şekilde bünyenize dahil olduğunu ve bunun 6 yıl sürdüğünü düşünün, yapılan araştırmalarda bu toplumları krize sokan en büyük etkendir. Çünkü bu yanlış bilgiler sizde kokuya ve güvensizliğe, umutlarınızla sahte bir şekilde oynandıktan sonra hayatta kalma sistemlerinin çöküşlerine ve intihar eylimine sürükler.
Bu politika maalesef sosyal medya üzerinden size her gün uygulanmaktadır. Doğru sandığınız ve nedense “tıbbı” bulduğunuz şeyleri başkaları ile paylaşıp bu negatif enerjiyi ve sahte umutları yaymaktasınız. Bunun altındaki psikolojik nedenleri saymak bana düşmez bunun için birçok uzman ve psikolog var ama kendi deneyimlerimle şunu sormak istiyorum “Her duyduğunuza ve okuduğunuza sorgusuz inanır mısınız?”
Bir bilgiyi doğru yapan ikna ediciliği değil bilimsel ve gerçek temellere dayanması ve üzerinde “yeterince fazla” deney yapılmış olmasıdır. Hadi şimdi Madame Curie cilik oynamaktan vazgeçelim ve işimize bakalım. Şifayı internette dolaşan kısa yazılar ve sahte makalelerden değil de, içimizdeki ışıkta arayalım.