İA ilişkisi içerisinde özgünlüğünüzü korumak/ Keeping your authenticity in tf relationships

Heralde sürecin sürekli dikkat etmeniz gereken ve enerjinizin çoğunu tüketen kısmı da burası. Bu konuya daha önce dikkat etmediyseniz şimdi tam zamanı. Bazı şeyler neden istediğiniz gibi gitmiyor mu, neden hep dönüp dönüp aynı yere geliyorum diye düşünüyor musunuz, gözünüzden kaçırdığınız önemli bir konu bu olabilir. Gözünüzden kaçamayacak kadar büyük olan bu şey, sizsiniz.

İkizalevinizle buluşmak için atmadığınız takla, yapmadığınız ayarlama kalmadı mı? Tamamen yanlış yoldasınız. Üzgünüz…. Aniden kendinizi onun çalıştığı yerde mi buluyorsunuz? Sizce bu bir seçim değil mi? Bu şekilde birleşen birine rastlamadık ve siz de bir ilk olmayacaksınız. Hedefi vurup da ortayı bulamayanlardan mı olmak istiyorsunuz? Bu konuda size yardımcı olamayız, üzgünüz

Lafı da çok uzatmadan ikizalev ilişkiniz içerisinde otantik halinizi ve özünüzü nasıl korursunuz bundan bahsedelim. Burada paylaştığımız bilgiler değerli ve kıymetlidir. Bunları nasıl ve ne şekilde okursanız ikizalev ilişkinize de o şekilde yansır.

  • Belirgin karakter özelliklerinizden ve dış görünüşünüzdeki size ait unsurlardan ikizaleviniz için vazgeçer misiniz? Saçınızı boyatır mısınız mesela?
  • Onunla dialog içerisindeyken ulaşılabilir olduğunuzu bildirmekle mi yetinirsiniz yoksa üzerine gidip bir buluşma veya görüşme mi ayarlamaya çalışırsınız?
  • İkizaleviniz sizinle görüşmek istedi, gözünüz kimleri veya neleri görmez? O mu size gelir, siz mi ona gidersiniz?
  • İkizalevinizle iken farklı, arkadaşlarınızla iken farklı bir hale mi bürünüyorsunuz? Bunun sebebini hiç düşündünüz mü?
  • İkizalevinizin yanında garip davranışlar sergiliyor musunuz? Normalde böyle değilim ama…. Diye başlayan cümleleri o anda veya sonrasında başka birine olayları anlatırken kuruyor musunuz?
  • İkizalevinizle hayat yolunda buluşma noktanızın neresi olduğunu düşünüyorsunuz? Nasıl bir gelecek sizi bekliyor?
  • İkizalevinize bir adım attınız, o da bir adım attı. Bir sonraki adımı kim atacak? Bütün o diyaloglardan ne çıkardınız? Çıkarımlarınız realite ile uyumlu mu?

Bu ve bunun gibi onlarca soruyu kendinize sorarak bu konuda biraz farkındalık yaratabilirsiniz. Siz kendinize neler sordunuz? Bu yazının yorum kısmında bunları paylaşır mısınız? Devamını daha sonra yazacağım. Size düşünmeniz için biraz zaman tanıyorum…

Reklam

İA İlişkilerinde Bulanık Bakış açısı/ Cloudy Perceptions on TF Relationships

İkizalev süreciniz boyunca başınıza gelebilecek en kötü şey terk edilmek değildir, çünkü bu dış kaynaklı ve düzelebilen bir olgudur. İkizalev süreci boyunca başınıza gelebilecek en kötü şey bakış açınızın ve bilinç düzeyinizin bulanıklaşmaya başlamasıdır. Bu durum sizi psikolojik rahatsızlıklara ve iç güvensizliklere kadar sürükleyebilir. İşin en kötüsü de bunu siz kendiniz fark edemezsiniz ve durum git gide kötüleşir.

Bu yüzden burada tüm ikizalevlere sesleniyoruz ve bu yüzden bu yazıları yazıyoruz. Kendi bakış açınızı net ve berrak olarak her zaman koruyun. İkizaleviniz üzerine sahte umutlar işleyip bunlar olmadığında da canı yanmış kurbanlar gibi davranmayın. İlahi maskülen boş umutlar vermez ama siz “bana merhaba dedi demek ki evlenmek istiyor” gibi bulanık bir bakış açısı yüklenmeyin. Veya iyice durumu kötüleştirip aslında var olmayan bir kişiliğe aşık olup bunu zavallı ikizalevim dediğiniz kişiye yükleyip bunun üzerinden obsesyon yaratmayın. Bunlar yüzmek için çok tehlikeli sulardır.

Öncelikle ikizalevinizi o her kim ise o olarak görün. Onun davranışları karşısında kendi fikirlerinizi yürütmeyin, yargılamayın, bir çıkarımda bulunmayın. Bunlar sizi aslında var olmayan bir kurgunun içerisine yavaş yavaş çekiyor olabilir ve bu ikizalev sürecinde önemlidir.

Sizin kendi kafanızda hayalinizi kurduğunuz kişi değildir ikizaleviniz. İkizaleviniz sizin aynanızdır. Onda ne görüyorsanız aynısı sizde de vardır. Tüm içerlediğiniz kızdığınız davranışları belki siz de başkalarına yapıyorsunuz veya içinizde gizliyorsunuz. Bunu hiç bu yönden değerlendirdiniz mi?

İkizalevinizi ilahlaştırıp hayatınızdaki her şeyi onun hayatınızda var olup olmamasına, beraber olup olmamanıza bağlamayın. O kişiyi dışınızda değil de içinizde tutarak hayatta ilerleyebiliyor musunuz? Önemli olan budur, asıl sınav buradadır. Bir sonraki makalemiz özgünlük konusunda olucak.

Sevgilerimle

Nasıl İkizalev olmak için evrimleşiriz / How do we evolve into a Twin Flame

İkizalevlerin izlediği ruh yolu diğer ruhlara nazaran daha çetrefilli ve zordur. Bunun böyle olmasının önemli bir nedeni vardır, çünkü biz yaşayarak öğrenmeyi seven ruhlarız ama bunun dışında ruhumuzun evrimi gereği bundan da önemli başka bir nedeni vardır.

Biz bu yaşamdaki ruhani sürecimizde kendimizi ve ruhumuzun evrimini tamamlamak adına ruh parçalarımızı daha alt gruplardan toplayarak ilerleriz. Bu ne demek derseniz, kısacası ruhun bölünmüşlük halinden tamamlanmışlık haline geçmesi demektir. Siz tam olduğunuzda ikizaleviniz de size çekilecektir.

Ruhunuzun parçalarını toplamanız için en iyi yollardan biri ilişkilerdir. İlişkiler içerisinde kendimizi tanır, öğrenir ve gelişiriz. Bir ikiz alev olma yolunda içimizi ve dışımızı bir tutarak evrimleşiriz. Ne zamanki içimizdeki ruhumuz tam olur o zaman dışımıza da özümüzdeki frekansı tam ve eksiksiz olarak yayarız. Bu da ikizalevimizi bize getirecektir.

İki bölünmüş ruh olarak ikizalevimiz bizim son parçamızdır. Bundan sonra çıkılacak kat bu düzlemde değildir. Son parçamızla birleşmeye nasıl hazırlanırız? Bu sürece tüm ömrümüz boyunca yaşadığımız deneyimlerle ve aldığımız derslerle hazırlanırız. Allah aşkını anlayarak bu seviyeye geliriz ve tamamen özümüze dönüp karmik derslerimizden arındığımızda bu birleşme için de hazır oluruz.

Bu uzun bir süreçtir, bu süreç tüm yaşamımız boyunca sürer ve reinkarne olduğumuz andan itibaren de başlar ve son kez bu dünya düzleminde bedenlenişimize kadar sürer. Herkes ikizalev değildir, herkes bu şekilde bölünmemiştir. Biz kendimizi okyanustaki tek bir damla yapana kadar aşkla yoğunlaşırız, sonra da okyanusu içimize alırız. İkizalevliğin ileriki safhalarında birlik bilinci içerisinde bir olma hali vardır tek olma yoktur.

Sevgilerimle

Burcu

Ego oyunu mu İkizalev mi?

Hiç birini ilk gördüğünüz anda, onun çok özel biri olduğunu düşündünüz mü? Akşamına, hayalinizde evinizi dekore ederken kendinizi buldunuz mu? Acaba bu size egonuzun bir oyunu mu yoksa çok etkilendiğiniz bu kişi ikizaleviniz olabilir mi?

Egomuz bizim için sürekli romantik fantaziler üretir, bunun sebebi zihindeki bir düşünce yapısına takılı kalmamız, yani bir nevi aslında olmayan birşeye karşı bir bağımlılık geliştirmemizdir. Bu bağımlılık sizi finansal olarak zor duruma sokmakla kalmayıp, işinizi, evinizi, ailenizi bile elinizden alabilir.

Peki bu romantik ilizyona herkesin düşmesinin sebebi nedir, bu sevgiye duyulan açlık, birinin sizi gelip tamamlaması ve o olmadan hep eksik olmanız acaba egonuzun sizi gerçeği görmenizi engelleme şekli midir? Kendini kaybedecek kadar sevilme isteği ve bunun size aslında hiç tanımadığınız biri tarafından verilecek olması… bu nasıl bir ikilem yaratıyor içinizde? Biri sizin için daha özelse, hatta sizden bile özelse, veya siz başkalarından daha özelseniz, bu ayrılık yaratmaz mı?

Oysa bizim yolumuzda birlik vardır, ayrılık yoktur derken ne denmek istediğini nasıl anladınız? Hiç ayrılmayacağız, hep biricik aşkımla bir ömür beraber olacağız mı anladınız… Bu romantik ilizyon, izlediğiniz filmlerle tetikleniyor mu?

İkizaleviniz sizin için bir bağımlılık mı? O zaman ikizalevlikten çok uzaktasınız demektir. Onsuz mutlu olamıyor musunuz? O çok özel ve başkası o kadar özel değil mi? Peki onu bu kadar özel yapan şey nedir?

İkizalev sürecinde kendi gölge taraflarımızı bir başkasına yansıttığımız ve karşılıklı bu kişi ile etkileşim içinde olarak, aynalama yöntemi ile temizlediğimiz dönem yavaş yavaş nihayetine eriyor. Bundan sonra bu dinamiğe gerek duymadan da biri ile ilişki kurabiliyor olacağız. Umarım bu kişi sizin ikizaleviniz olur.

Yeryüzünde yaşamak o kadar zor değil yeterki gerçeği görebilelim.

Sevgilerimizle

Unconditional Giving / Koşulsuz Vermek

Hepimiz gelişmiş ruhlar olarak verme konusunda engin deneyime sahibiz, yani kendi adıma konuşmam gerekirse marks and spencer’da bana hizmet eden satış görevlisi kadın parmağımdaki yüzüğü beğendi diye çıkarıp gönül rahatlığıyla ona verebilen bir insanım:)) ya da evdeki tüm battaniyeleri bir tane dahi kendime ayırmadan Van’da deprem oldu diye oraya gönderebilen:))

Tabi durum böyle olunca dikkatli bir şekilde verme motiflerinize bakmanızı ve incelemenizi tavsiye ediyorum. Çünkü bu sizin alma ile ilgili olan ilişkinizi de belirleyen bir unsurdur. Eğer birine bir şey verirken, bir çıkar güdüyorsanız, veya onu bu şekilde kontrol edebileceğinizi düşünüyorsanız bunun altında derin bir paylaşma arzusu yoktur.

Özellikle bugün paylaşmaktan bahsetmek istedim, çünkü paylaşmak güzeldir, iyi şeyleri paylaşabilen insanlar, başlarına gelen kötü şeyleri de başkalarıyla paylaşabilirler ve burada birlikten bir kuvvet doğar. Paylaşmak ve bunu koşulsuzca yapmak da bunların en önemlisidir.

Koşulsuz paylaşıyorsanız, karşınızdaki kişi ile aranızda derin bir bağ oluşur. Bu bir ihtiyacı karşılamaktan, bir yardım eli uzatmaktan tutun da, aynı hayali paylaşmak veya aynı derdi paylaşmaya kadar gidebilir. Buradaki önemli unsur paylaşılan şeyi o an, varoluşun boşluğunda, kaygısız, hesapsız ve koşulsuz paylaşmaktır. Arkasını ve sonrasını düşünmeden. Böylelikle yeni bir alana da adım atmış oluruz.

 

Sevgilerimizle

%d blogcu bunu beğendi: