Sezgilerimize güvenmenin önemi

Hayatınızda sonradan öğrendiğinizi düşündüğünüz önemli bilgileri önceden de bildiğinizi söyleseydim nasıl hissedersiniz. Bu sizde bir “ışık” yaktı mı? Neleri aslında biliyordunuz ve göz ardı ettiniz ve o kötü sürprizleri yaşadınız? Şimdi duralım ve bir düşünelim.

Ne enteresan di mi “bile bile lades” sözü acaba bunun için mi söylenmiş. Neden biz bildiğimiz halde, o sezdiğimiz şeyin doğru olduğunu kabul etmeyen, öteleyen, iten ve aklımızca en kolayı seçen bir yapıya sahibiz. Halbuki bize en derin hislerimizin, sezgimizin ve en yüksek benliğimizin söylediği şeyi seçsek veya yapsak, çok farklı bir hayatımız olurdu.

Kendimiz için en doğru olanı her zaman bilebilecek yetiye sahibiz. Kendimiz kendimizin en yüksek rehberiyiz. Bunu dışarıda aramanın bir manası yoktur. Sizin için en doğru olanı gene ancak siz bilebilirsiniz. Başkaları sizi yönlendirdiğinde ise hep yanlış yola gidersiniz. Çünkü ancak ve ancak o kişinin yoluna saparsınız ki bu da size bir şey kazandırmaz.

Hayatınızda bir şeyden şüphelendiğiniz ve onun sonra gerçek olduğunu anladığınız oldu mu. Kuruntulardan bahsetmiyorum. Tam o anda içinizden geleni değil de farklı olanı yapmayı seçtiğiniz o andan bahsediyorum. İşte o an kaderinizi seçmek yerine karmanızı seçtiniz. Karmanızı yaşamaya siz karar verdiniz.

Karmadan feragat etmek, o dersi daha baştan öğrenerek mümkün ama her nedense biz zor yolu seçip yaşayarak öğrenmeyi tercih ediyoruz. Oysa verilecek olan dersi alınmış gibi verilen bir karar ile karmik bir döngünün içine girmekten kaçınabilirsiniz. Bunu yapmak ise bunu söylemek kadar kolay değil.

Farkındalığınızı artırın, özellikle bu dönemde sizi karmik döngülere sokacak kararlar almayın, kalbinizin en derin arzusunu takip edin. İçinizden gelen sese kulak verin. Hislerinize güvenin ve sadece kendiniz için en doğru olanı yapın.